top of page

Ağız Sağlığı

Beslenme ve Çürük İlişkisi

Diş çürüğünün oluşumunda; dişin çürüğe yatkın olması, çürük yapıcı bakterilerin varlığı, diyetteki karbonhidratlar, gıdaların ağızda kalma süresi rol oynuyor.

 

Besinler; proteinler, yağlar, karbonhidratlar, mineraller, vitaminler ve su olmak üzere 6 gruba ayrılıyor. Sağlıklı bir yaşam için bu temel 6 grubun kendi aralarında bir denge oluşturması gerekiyor. 

 

Besin maddelerinden; karbonhidratlar, yağlar ve proteinler enerji veriyor. Büyümeyi sağlıyor ve yıpranma ile karşılanan dokunun varlığını korurken, vitaminler, mineraller ve su, enerji vermelerine karşın, organizmada enerjinin kullanılmasında yardımcı olurlar. Diş çürüğü; yiyeceklerin fermente edilmesi sonucunda oluşan asidin diş sert dokularında yıkıma yol açması ile meydana geliyor. Alınan gıdalar dişler sürmeden önce diş yapısı ve mineralizasyonu üzerine sistemik etkili olurken, sürdükten sonra dişler üzerinde topikal olarak etki ediyorlar. Kepekli unlarda bakterilerin enzim sistemini inhibe eden bazı maddeler bulunuyor. Bu nedenle beyaz ekmek yerine kepekli undan yapılmış ekmekler çürük açısından daha yararlı oluyor. Karbonhidratların parçalanması sonucu sirke asidi, pirüvik asit, tereyağı asidi, nadiren de süt asidi oluşuyor. Diş plağında oluşan asitler plak pH'sını birkaç dakikada çürük başlatabilecek kritik seviyeye düşürüyorlar. Tükürüğün ve plaktaki kalsiyum, fosfor ve florun mineyi, asidin etkisinden koruyamadığı için bu pH'ya kritik pH denir ki bu değer genellikle 5,5 olarak biliniyor. Bu değerin altında mine demineralizasyona uğruyor.

Neler Çürük Riskini Arttırıyor?

Bütün meyveler ve meyve suları çürük riskini arttırabiliyor. Kavun gibi su içeriği fazla olan meyvelerin çürük oluşturma riski, muz veya kurutulmuş meyvelere göre daha az oluyor. Meyveli içecekler, tatlar, kek, kurabiye ve şekerlemelerin çürük oluşturma riski bulunuyor. Früktoz, sükroz veya diğer şekerlerle tatlandırılan süt ürünleri de çürük riski içeriyor. Sakarin siklamat, aspartam gibi şeker içermeyen tatlandırıcıların da çürük oluşturma riski bulunmuyor. Aynı şekilde yumurta, balık, et, tavuk, sebzelerin çoğu, yağlar ve şekersiz çikletlerin çürük oluşumuna etkileri olmuyor. Peynirler ve ksilitol içeren çikletler ise daha önceden alınan çürük riski olan besinin özelliklerini engelliyor.

Sıvı besinler ağızdan kolay temizlenebilme özellikleri nedeniyle diş aralarına giren katı besinlere göre daha düşük çürük oluşturma riski taşıyor. Çocukların severek tükettiği sert kıvamlı şekerler, karamel ve gofletler ağızda uzun süre kalarak çürük riskini arttırıyor. Patlamış mısır yüksek lif ve düşük fermente olabilen karbonhidrat içeriği ile düşük çürük oluşturma riski taşıyor. Sütlü besinler tamponlama özelliği olan yüksek kalsiyum ve forfor içerikleri nedeniyle düşük çürük oluşturma riski taşıyor. Sütün ve özellikle peynirin çürük oluşturma riski yüksek bir besinle alındığında koruyucu etkisi bulunuyor. Deniz ürünleri balıklar, etler, yumurta kümes hayvanlarının etleri, yağlar ve tohumlar çürük riskini artırmıyorlar. 

 

Yeme sırası ve besinlerin birbiri ile karıştırılmaları da çürük oluşturma özelliklerini etkiliyor. Örneğin muz

tek başına tüketildiğinde süt veya tahıla birlikte tüketilmesine göre daha yüksek çürük riski taşıyor.

Süt meyveyle, kraker peynirle yendiğinde çürük riski daha azalıyor. Çürükten korumak için ana ve ara öğünlerden sonra fırçalama ve ağzın bol su ile çalkalanması veya 15-20 dakika şekersiz sakız çiğnenmesi önerilir.

Prof. Dr. Tülin Arun

bottom of page